18 Mart 2012 Pazar

Yükseklik Korkusu: Bir Derbi Analizi

            Hitchcock'un Vertigo filmi gibi maçtı. İzlerken 'ne oluyor lan?' triplerinden kendinizi alamazsınız, neyin ne olduğunu ancak maç sonu her şey sakinleştiğinde fark etmeye başlarsınız. İlk yarım saat Stoch bu sezonun klişeye dönmüş iç saha performanslarından birini ortaya koyabilse maç 3-0, rakip de tamamen demoralize olacaktı. Vertigo benzetmesi ilk yarım saatten sonra devreye giriyor. Sanki birisi Fenerbahçe takımını James Stewart'ın filmdeki çıkmazlarına çeviriyor ve olan oluyor. Bir takım nasıl ilk yarım saatte bu kadar üst düzey performans sergilerken son 60 dakika sahadan 'süpürülür'. Daha farklı ve yerinde bir benzetme yapmak gerekirse bir takım nasıl Premier League seviyesinden Bank Asya 1.Lig seviyesine düşer. 
                Maçın içine dönersek... İlk olarak şunu söylemek gerekiyor; ilk 11'ler karşılaştırıldığında Galatasaray'ın 8-3, en iyimser ifadeyle 7-4 üstünlüğü var. Elmander gibi 'süper yıldız altı' bir oyuncunun bu Fenerbahçe savunmasını darmadağın etmesi değil etmemesi abes olurdu. Gönül-Kesimal-Yobo-Ziegler savunması herhalde Fenerbahçe tarihinin en zor günlerini geçirdiği şu zamanda işin tuzu biberi oldu. Orta alandaki Christian-Emre ikilisi hem birbirlerinden hem de ofans ve defans bloklarından o kadar kopuk ki Galatasaray orta alanı neredeyse çitlerle çevirip arsalaştıracaktı. Hagi'nin "artık beynim ayaklarıma hükmediyor" adlı muhteşem futbol vecizesini artık Alex'in de söylemeye başlaması lazım. Tamam attığı gol muhteşemdi ama bunun dışında ne yaptı diye tüm Fenerbahçe camiasının kendisine sorması lazım. Kadro kalitesi olarak Galatasaray'ın çok gerisinde olan Fenerbahçe'nin, 25.dakikada Alex-Selçuk değişikliğiyle Mourinho'nun deyimiyle kendi kalesinin önüne otobüs park etmesi lazımdı, çünkü çok açık ki hem mental hem fizik kondisyonu sıfıra yakın olan bir takımın, Şampiyonlar Ligi seviyesinde oyun oynayan bir rakibe karşı ezilmesi kaçınılmaz bir olaydı ki zaten kaçınılmadı. Alex'e neredeyse 50 dakika geç müdahale eden Aykut Kocaman'a eleştiri yapılacak çok da bir şey yok. Fenerbahçe yedeği olabilecek kapasiteyi anca bulunduran Kesimal-Christian-Topuz gibi adamları banko oynatmaktan başka çaresi yok, yedeklere baktığımızda Hurmacı-Çek-Dia-Bienvenu gibi adamların olması Fenerbahçelilerin kahrolması için yeter bile. Aykut Kocaman son 9 ayda Fenerbahçe'nin en kötü konumundaki kişi, bu tartışılmaz bile.
                Konuk takıma gelecek olursak. III.Terim dönemi tüm ihtişamıyla devam ediyor. Doğu Avrupa'nın tartışmasız en iyi kadrosuna sahip takımı şu anda. Önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkmaları başarı kabul edilmemeli. Dün akşama dönersek; kafalardaki kadroyu sahaya sürdü diyebiliriz Terim için. Son iki maça bakacak olursak son yıllardaki Barcelona - Real Madrid maçlarındaki Barcelona gibi oldu Galatasaray. Elmander-İnan-Melo-Ujfalusi-Muslera-Eboue gibi çok üst düzey oyunculara sahip olmalarının keyfini sürüyorlar son birkaç aydır. Bu takımı neredeyse sıfır maliyetle kurmuş olmaları ise muhteşem bir yönetim başarısıdır (Giden futbolculardan gelen bonservislerden bahsediyorum, fark en fazla -2 milyon euro). Dün gece rakibini 60 dakika boyunca ezen bir takımdı Galatasaray. Her ne kadar play-off garabetinde puanların bölünmesi saçmalığı gerçeğine rağmen bir şampiyon vardı sahada, Galatasaray'ı play-off'ta en çok zorlaması beklenen takımı hem de kendi sahasında bu kadar ezmesi, liderliklerinin normal sezonla sınırlı kalmayacağının göstergesi. Saha içinin temiz olduğu aşırı iyimser bir ifadeyle söylemek gerekirse geçen sezonun ikinci yarısını domine eden Fenerbahçe'nin mucizeye yakın bir geri dönüş gerçekleştirmesi yapması dışında Galatasaray'ı zorlayabilecek bir senaryo bile yok.

9 Mart 2012 Cuma

Avrupa Şampiyonası Gol Kralları



1960: F.Heutte, V.Ivanov,V.Ponedelnik,M.Galic,D.Jerkovic- 2 Gol
1964: Jesus Maria Pereda, Ferenc Bene,Dezso Novak-2 Gol
1968:Dragan Dzajic-2 Gol
1972:Gerd Müller-4 Gol
1976:Dieter Müller-4 Gol
1980:Klaus Allofs-3 Gol
1984:Michel Platını-9 Gol
1988:Marco Van Basten-5 Gol
1992:H.Larsen,K.Riedle,D.Berkamp,Brolin-3 Gol
1996:Alan Shearer-5 Gol
2000:Patrıck Kluıvert,Savo Mılosevic-5 Gol
2004:Mılan Baros-5 Gol
2008:David Villa-4 Gol

7 Mart 2012 Çarşamba

Messı vs Ronaldo

Herkesin merak ettiği soru: Neden herkes Cristıano Ronaldo'dan nefret ediyor ve Lıonel Messi'yi seviyor?Bu gerçekten de iyiyle kötünün savaşı mı ?
   Futboldaki rekabet kuralları düşünüldüğünde Cristıano Ronaldo'nun Messi'den nefret etmesi gerektiğini söyleyebiliriz.Bu kişisel birşey değil; her spor dalında rastlanan doğal bir durum.Bir insanın zirveye çıkmasını engelleyen başka birine negatif duygular beslenmesinde şaşılacak birşey yok.Ancak Ronaldo nedense Messi'den nefret etmiyor.Hatta hepimizin tahmin ettiğinin aksine,uykusuz geceler geçirdiğine ve kabuslarında Arjantinli oyuncuyu gördüğüne dair herhangi bir izlenim vermiyor.
  Şu an dünyanın her köşesindeki Messi sevgisi düşünüldüğünde bu durumun biraz hayal kırıklığı yarattığı söylenebilir. Futbol daima farklı toplulukların rekabeti olarak görüldü ve belki de bu yönü dolayısıyla bu kadar popüler oldu.Ancak öyle bir yanı var ki bütün futbolseverler ortak bir noktada buluşuyor:Herkes Messi'yi seviyor. Bu sevgi o kadar büyük ki dünyanın en iyi ikinci oyuncusu olarak kabul edilen Ronaldo bile durumdan rahatsız değilmiş gibi duruyor.
                                          Dövmem yok ama altın topum var.

5 Mart 2012 Pazartesi

Haftanın Fotoğrafı

Roma 2000-2001 Serıe A Şampiyonluğu: Cassano,Batıstuta, Capello

Haftanın Fotoğrafı

Brehme,Loddar,Litti,Völler

Italıan's Do It Better

Yine Bir başkent derbisi sona erdi. Sağcılar ve solcular yeşil zemin üzerinde kapıştı. Atılan her golden sonra ses bombaları Vatikandan duyuldu.Bu sefer derbinin galibi olan Laziolu taraftarlar önümüzdeki yıl yeni bir başkent derbisine kadar Roma sokaklarında başları dik şekilde yürüyecekler.Geçtiğimiz senelerde derbide Roma'nın bariz bir üstünlüğü olduğu aşikar. Bu yüzden son 2 senedir Romalı oyuncuların derbiye fazla önem vermediği göze çarpan detaylar arasında. Kaptan Tottı'nin dediği gibi: Bizim asıl hedefimiz 2001'den hasret kaldığımız serıe A şampiyonluğu.
Özellikle; 2000lerin başlarındaki derbilerde futbolcuların ağız dalaşı ve golden sonra siyasi mesajlar vermesi damga vurmuştu. 2005 yılındaki Lazıo-Roma maçında Dı Canıo'nun golden sonra faşişt selamı vermesi Romalıları çileden çıkarmış İtalya futbol Federasyonu tarafından 5 maç cezalandırılmıştı. Roma kaptanı totti 5-0 lık maçta taç çizgisi kenarındaki topu Lazıo yedek klübesine bilerek şutlayınca maç çığrından çıkmış Roma maçı 9 kişi tamamlamıştı.

Bu maçlardaki en önemli etken tabikide Roma Olimpiyat stadı.Roma'nın Lazıoya oranla taraftar sayısı üstün. Roma taraftarları curva sud'da yer alır ve en büyük taraftar grubu ''ultras'''lardır, lazio'lular ise curva nord'da bulunurlar irriducibili son yıllardaki en büyük taraftar grubudur.
ek olarak lazio 12 numaralı formasını taraftarları icin sonsuza kadar emekli etmiştir.Yeryüzünün en çok fişek patlayıcı ve türevlerinin kullanıldığı derbilerinden biridir.